Prof. Dr. Erhan Bayram https://profdrerhanbayram.com.tr Çocuk Nöroloji Wed, 15 Feb 2023 07:15:45 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.8.3 Pandemide Ebeveynlik https://profdrerhanbayram.com.tr/2023/02/15/pandemide-ebeveynlik/ Wed, 15 Feb 2023 07:14:59 +0000 https://profdrerhanbayram.com.tr/?p=13801

Hepimiz daha önce benzerini yaşamadığımız belirsiz ve oldukça zorlu bir dönemden geçiyoruz. Salgın nedeniyle evlerimize kapanmak zorunda kaldık ve hiç de alışık olmadığımız bir yaşam tarzı ile tanıştık. Bu durumdan en çok etkilenen de genç kesim ve çocuklar oldu. Bu dönemde yaşanan korku, endişe, tolerans düşüklüğü ya da üzüntü son derece doğal tepkilerdir. Bu dönemde verdiğimiz en belirgin tepki kaygı oldu. Aslında bizler nasıl normal yaşamda belirli bir seviyede yaşanan kaygının olumlu olduğunu savunuyorsak, şuanda yaşanan kontrollü kaygının da olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni duygular olumsuz olsa bile bize gerekeni yapmamızı söylediği için eğer kaygı hissedilmezse önlem de alınmayacağındandır.

Pandemi sürecinde yaşanan kaygının en temel nedeni ‘belirsizlik’. Hem virüs hakkında çok fazla bilgi sahibi olmamamız hem de izolasyon sürecinin ne kadar süreceğinin bilinmezliği yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kaygıya neden oluyor. Bunun önüne geçmek için aileler çocuklara neden dışarı çıkmamaları gerektiğini ve sosyal izolasyonu anlatmalı. Tabii ki anlatım şekli yaş grubuna göre farklılık gösterecektir. Okul öncesi yaştaki çocuklarda somutlaştırma gelişmediği için normal bir şekilde anlatmak onları daha çok kaygılandırabilir. Bu yüzden hikaye, masal, oyun gibi alternatiflerle önlem olarak evde kaldıkları vurgulanmalı. Daha büyük yaştaki çocuklar içinse alınan önlemlerin nedenini net bir şekilde açıklamakta fayda var. Çünkü bazı çocuklar dışarıya çıkmamanın kendilerine verilmiş bir ceza olduğunu düşünebiliyorlar. Ayrıca bu durumun tehlikesinin yanı sıra korunma yollarının ve çözüm yöntemlerinin de olduğunu anlatmak çocuğunuza iyi gelecektir.

Çocuğun kaygısını yansıtmasına izin verirseniz yalnız olmadığını hisseder böylece ortada tehlikeli bir durum olsa bile kendisinin korunacağını bilmek belirsizliğin getirdiği kaygıyı da ortadan kaldırır. Kaygısını yansıtmasına izin veren bir ailede büyümüyor ise çocukta farklı davranış problemleri görülebilir. En sık rastladığımız davranışlar yaşının altında davranışlar (emzik, tek başına uyumak istememe gibi) sergilemek oluyor. Bunun yanı sıra aileler rutinleri bozulan çocuklarının gün boyu evde oldukları için sıkıldıklarından ve devamlı bir şeyler üretmekte zorlandıklarından yakınmaya başladı. Aslında sorun tam da bu noktada başlıyor. Sıkılmak giderilmesi gereken bir ihtiyaç değil aslında.

Ebeveynler çocuklarının yaratıcı olmasını istiyorlar fakat her saate bir etkinlik yerleştirdiklerinde aslında onların yaratıcılığını destekleyen bir ortam yaratmıyorlar. Çünkü önlerine sunduğumuz yapılandırılmış oyunlar çocukların üretken yanlarını geliştiremiyor. Evet, oyunlar önemli fakat onlara biraz da serbest oyun alanı oluşturmak gerekli. Ayrıca ileriki hayatlarında sorunlarla baş etme mekanizmaları geliştirebilmeleri için de bu durumu desteklemek gerekiyor. Ailelerin yakındığı bir diğer konu da uzaktan eğitimle birlikte ekran süresinin artması. Normal zamanda her yaş grubuna göre belirlediğimiz ekran zamanı, pandemi döneminde sıklıkla aşabiliyor. Uzaktan eğitim düzenine bazı çocuklar kolay uyum sağlarken bazıları bunu okul ya da ders olarak görmekte zorlanıyor. Bu durumda ailelerin üstlenmesi gereken görev çocuklarının bu süreci tatil olarak değerlendirmesine engel olmaktır. Evin içinde bir rutin belirlenmesi hem evde eğitime uyum sağlamayı kolaylaştıracaktır hem de ekran süresini kısıtlı hale getirecektir. Tekrarlanan rutinler ve günlük bir program hem aileler için düzen hem de çocuklar için bir uyum ve güven kaynağıdır. Gün içi planlarımızı rutine dönüştürebilirsek, bu durum daha kolay olacaktır. En önemlisi de okulların tatil edilmediği, tedbir amaçlı kapatıldığı vurgusu yapılırsa okula geri dönüldüğü zaman adaptasyon dönemi daha kısa sürede atlatılacaktır.

Son olarak çocuklara bir belirsizliğin olduğunu fakat kontrolün sizde olmadığını hatırlatmakta fayda var.

Pandemi psikolojisinde şunu kabul etmek gerekir; ‘Madem bunu değiştiremiyoruz o zaman onu kabul etmeliyiz’. Bu durumda ne olursa olsun çocuğunuza koşulsuz sevginizi hissettirmeniz gerekir ki kaygıyı büyük oranda azaltabilelim.

]]>
Karantinada Havale https://profdrerhanbayram.com.tr/2023/02/15/karantinada-havale/ Wed, 15 Feb 2023 07:13:04 +0000 https://profdrerhanbayram.com.tr/?p=13794

Son aylarda tek gündemimiz maalesef Coronavirüs oldu. Virüsün hızlı bulaşması ve ölümcül olabilen etkileri nedeniyle alınan tedbirler kapsamında 65 yaş üstü ve 20 yaş altı çocuklarımızın karantina günleri devam etmekte. Çocuklarımızın eğitim hayatlarının sürdürülebilmesi maksadıyla hem devlet hem de özel okullarımız eğitim programlarına evde online olarak devam etmekteler.

Çocuklarımızın salgın öncesi gündelik hayatlarında okuldan kalan vakitlerinde zaten fazlasıyla uzun olan ekran süreleri, hem online eğitim hem de evde geçirdikleri sürenin uzaması nedeniyle çok ama çok artmış durumda. Daha önceleri de tekrar tekrar vurguladığımız gibi çocuklarımızın telefon, tablet, televizyon (3T) karşısında uzun süreler geçirmesi bir çok nörolojik ve psikiyatrik hastalığın gelişmesine neden olabilmektedir.

Epilepsi (sara) hastalığı, dikkat eksikliği hiperaktivite, migren, otizm gibi rahatsızlıklar çocuklarımızın arasında belirli oranlarda görülmektedir. Ancak ekran süreleri uzun olan çocuklarımızda hem hastalık görülme sıklığı artmakta hem de tanı almış olgularda şikayetler belirginleşmektedir.

Örneğin epilepsi tanısı ile ilaç tedavisi altında olan çocuklarımızın ekran sürelerinin uzaması nöbet sıklığını ve sürelerini artırmaktadır. Son zamanlarda çocuk nöroloji kliniklerine nöbet şikayeti ile başvuran olgular artmaktadır.
Coronovirüs korkusu yaşadığımız bugünlerde tedbir almamız, izolasyona dikkat etmemiz tabiki önemlidir. Ancak bu kurallara dikkat ederken diğer hastalıklarımıza davetiye çıkarmamalıyız. Çocuklarımızı mümkün olduğu kadar ekranlardan uzak tutmalıyız.

]]>
Sara Benzeri Durumlar https://profdrerhanbayram.com.tr/2023/02/15/sara-benzeri-durumlar/ Wed, 15 Feb 2023 07:10:55 +0000 https://profdrerhanbayram.com.tr/?p=13787
Çocuklarda Epilepsiye (Sara) Benzeyen Ancak Nöbet Olmayan Durumlar

Çocukluk çağı, doğduğumuz günden itibaren hızlı bir beyin gelişimi ile şekillenmektedir. Bu hızlı gelişim sürecinde, beyin ile ilgili bir çok hastalık tablosu ile karşılaşılabilmektedir.

Epilepsi hastalığı da çocukluk çağında en sık görülen nörolojik hastalıklardan birisidir. Gerek nöbetin oluş şekli gerekse de yapılan tetkikler sonucunda epilepsi tanısı konulmaktadır. Ancak bebeklik döneminden, erişkinliğe kadar bir çok epilepsi dışı rahatsızlıklarda, çocuklarımız yanlışlıkla epilepsi tanısı almakta ve uzun yıllar gereksiz tedavilere maruz kalabilmektedirler.

Epilepsi ile karışan bu hastalıklar içerisinde bebeklik döneminde uykuda görülen istemsiz kol ve bacak atımları, vücutta görülen titreme atakları ya da ağlarken katılma ve kaskatı kesilme sayılabilir. Oyun çocukluğu ve ergenlik döneminde ise bazı bayılma türleri, tik bozukluğu, uyurgezerlik ve gece terörü gibi uyku bozuklukları, baş dönmesi ve istemsiz kasılmalar gibi aslında çocuğumuzun gelişimsel sürecinde tedavi vermeden geçebilecek rahatsızlılarda epilepsi tanısı konulabilmektedir.

Bebeklikten erişkinliğe kadar görülebilen epilepsi benzeri bu durumlarda, detaylı bir nörolojik değerlendirme ve elektroensefalografi (EEG) tetkiki ile iyice emin olmadan epilepsi tanısı konulması uygun olmamaktadır. Gerek epilepsi tanısının aile ve çocuklarımız üzerinde oluşturduğu psikolojik baskı, gerekse de kullanılan ilaçların vücudumuzda oluşturabileceği olumsuzluklar önem arz etmektedir. Bu nedenle çocuklarımızda epilepsiden kuşkulanılması durumunda mutlaka çocuk nöroloji hekimlerine başvurulması, detaylı bir muayene ve gerekli tetkikler yapıldıktan sonra epilepsi tanısına karar verilmesi gereklidir.

]]>
Aşı Reddi ve Sonuçları https://profdrerhanbayram.com.tr/2023/02/15/asi-reddi-ve-sonuclari/ Wed, 15 Feb 2023 07:08:03 +0000 https://profdrerhanbayram.com.tr/?p=13780

Çocuklarda gerekli olan aşıların yapılmaması ve sonuçları nelerdir?

Geçtiğimiz yüzyılda, toplum sağlığı konusunda tıp alanındaki en önemli gelişme aşıların kullanılmaya başlanması olarak kabul edilmektedir. Bir çok farklı türdeki aşıların ortak amacı, enfeksiyonlara bağlı gelişebilen sakatlık ve ölüm gibi ciddi komplikasyonlara karşı bireyleri korumak, salgınları önlemek ve sonuçta hastalık etkeni olan ajanı tamamen yeryüzünden ortadan kaldırabilmektir. Yani bütün toplumun daha sağlıklı olabilmesi amacıyla uygulanmaktadırlar. Dünya’da uygulanan aşılama programları sayesinde 1970’lerde Çiçek hastalığı yeryüzünden silinmiştir. Çocuk felci gelişmiş, aşı programlarını iyi uygulayan toplumlarda artık görülmemektedir. Toplum sağlığımızı geliştirmek, aşılama ile enfeksiyonlara bağlı erken çocuk ölümlerinin önüne geçebilmek amacıyla ülkemizde de Sağlık Bakanlığı’mız aracılığı ile aşılama programlarına önem verilmekte ve yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Boğmaca, tetanoz, tüberküloz, menejit, kızamık gibi bir çok enfeksiyon ajanına karşı geliştirilen ve rutin kullanıma alınan aşılar sayesinde dünya üzerinde milyonlarca çocuk sakatlıklardan ve ölümden korunmuştur. Aşılama programlarını eksiksiz ve bütün topluma uygulayabilen ülkelerde de erken çocuk ölümlerinde ciddi azalmalar görülmektedir.

Ancak son yıllarda ülkemizde ve bütün dünya genelinde aşı karşıtı kampanyalar geliştirildiğini ve bu durumun giderek yaygınlaştığını üzülerek izliyoruz. Aşı karşıtlarının söylemlerine baktığımızda ise bilimsellikten uzak, toplum sağlığından ziyade bireysel endişeleri kapsayan ve sosyal medya da bilim insanlarının dışında, aşı konusunda en ufak bir bilgisi olmadan, kulaktan dolma yalan yanlış paylaşımlarda bulunan kişilerin bu aşı karşıtı bireylerin sayısının artmasına katkıda bulunduğu görüyoruz.

Dünya’da ve ülkemizde çocuk ölümlerine neden olabilen onlarca enfeksiyon ajanına karşı aşılar mevcuttur ve kullanılmaktadır. Ancak bu aşıların bütün toplumda etkili olabilmesi ve genel toplum sağlığını iyileştirebilmesi için bütün çocuklarımızın aşılanması gerekmektedir.

Aşılanma ve sağlıklı bir yaşam her çocuğun en doğal hakkıdır. Çocuklarımızın aşılanması konusunda gösterilecek her türlü çaba, çocuk ölümlerinin ve enfeksiyonlara bağlı sakatlıkların azaltılmasına katkıda bulunacaktır.

]]>
Aşırı Sıcaklar ve Epilepsi Hastalığı https://profdrerhanbayram.com.tr/2023/02/15/asiri-sicaklar-ve-epilepsi-hastaligi/ Wed, 15 Feb 2023 07:02:42 +0000 https://profdrerhanbayram.com.tr/?p=13773

Epilepsi hastalığı en sık görülen nörolojik hastalıklardan birisidir. Türkiye’de yaklaşık olarak 800.000 epilepsi tanılı olgu bulunmakta ve bu kişilerin yarısı çocuk hastalardan oluşmaktadır.

Beyindeki anormal elektriksel aktivitenin oluşturduğu bilinç kaybı, vücudumuzun herhangi bir yerinde görülebilen istemsiz hareketler, gerçekte var olmayan görsel ya da işitsel olayların algılanması gibi çok farklı bulgular epilepsi hastalığı belirtisi olabilmektedir.

Epilepsi tanısı konulan ve ilaç tedavisi başlanılan olguların, düzenli yaşam sürmeleri, beslenme ve uyku düzenine dikkat etmeleri, yeterli sıvı alımının sağlanması nöbetlerin kontrol altına alınmasında çok önemlidir. Son günlerde ülkemizde görülen ve rekor düzeylerde artan hava sıcaklıkları epilepsi tanılı olgularımızın nöbetlerinin kontrolünde zorlanılmasına neden olmaktadır.

Aşırı sıcaklara bağlı gelişen uyku düzensizlikleri, fazla terleme sonucu gelişen vücutta sıvı ve elektrolitlerin kaybı ve yoğun güneş ışığına maruziyet nöbetlerin artması ile sonuçlanabilmektedir.
Sadece epilepsi tanısı bulunan çocuklarımızın değil bütün insanlarımzın bu güneşli ve aşırı sıcak günlerde serin ortamları tercih etmeleri, sıvı alımlarını artırmaları gerekmektedir. Özellikle öğle saatleri gibi güneş ışınlarının dik olarak geldiği dönemlerde gölge ve kapalı ortamlarda bulunmaları yaşam kaliteleri açısından çok önemlidir.

Epilepsi hastalığında sadece ilaç tedavisi yeterli değildir. İlaçların düzenli kullanımı ile birlikte, beslenme ve sıvı alımının optimize edilmesi, uyku düzenine dikkat edilmesi de ilaçlar kadar nöbet kontrolünde etkili olmaktadır.
Sağlıklı günler dilerim!

]]>
Uzaktan Eğitimin Zararları https://profdrerhanbayram.com.tr/2020/02/15/uzaktan-egitimin-zararlari/ Sat, 15 Feb 2020 03:01:41 +0000 https://essentials.pixfort.com/original/?p=1265

Uzaktan Eğitimin Çocuklara Verebileceği Zararlar Nelerdir?

Malumunuz aylardır devam eden ve de edecek gibi görünen Covid-19 pandemisi nedeniyle okullarımız açılamadı. 21 Eylül tarihi belirlenmiş olsa da mevcut vaka sayıları ve bu sayılardaki artış bu durumun pek de mümkün olamayacağını işaret ediyor. Bir süredir özel okullar ekran aracılı telafi dersleri yapmakta ve devlet kurumları da televizyon ekranlarından eğitime başladı. Nisan ve Mayıs aylarında çocuklarımızın sokağa çıkma yasağı olduğu dönemlerde de eğitimin devam ettirilebilmesi için aynı çözüm uygulanmıştı. Tabiki o dönem salgının yaz aylarında hafifleyip biteceğini ya da aşı çalışmalarının bir sonuca ulaşacağını düşünüyorduk hepimiz. Ancak durum böyle olmadı ve salgın bütün dünya da kontrolden çıktı.

Yıllardır biz çocuk hekimleri, hastalarımız olan çocuklar ve ebeveynlerimize, ekrandan uzak durulması gerektiğini, telefon, televizyon ve tablet (3T) aşırı kullanımının bazı nörolojik ve psikolojik sorunları alevlendirdiğini söyler dururuz. Pandemi ile birlikte ise durum tersine döndü ve eğitimin ekran karşısında yapılması nedeniyle çocuklarımıza zamanında yasakladığımız 3T’nin karşısına daha uzun süre oturup derslerine odaklanmaları gerektiğini söyler hale geldik. Tabiki pandemi nedeniyle sosyal özgürlükleri kısıtlanan çocuklarımızda bu duruma alışamadılar.

Özel okulların tutumu ise tam bir akıl tutulması örneği, velilerden alınan ücretlerin iade edilmemesi ya da böyle bir talebe mahal vermemek adına beden eğitimi ve görsel sanatlar dersleri dahil ekran üzerinden yapılma çabasındalar. Üzerine bir de zaten okula para ödedik o zaman ekran aracılı derslerin süresi ve ders sayısı daha da artırılsın diyen velilerde eklenince olan yine her zamanki gibi çocuklarımıza oldu.

Altını bir kez daha kalın harflerle çizmekte fayda vardır diyerek özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’mız, özel okul yöneticileri ve velilere çocuklarımız adına seslenmek istiyorum. Ekran karşısında geçirilen süreler uzadıkça dikkat eksikliği, hırçınlık, tik bozuklukları, uyku bozuklukları gibi psikolojik sorunlar, baş ağrısı, epilepsi nöbetleri gibi birçok nörolojik hastalıklar artacaktır. Pandemi döneminde daha önceden planlanmış müfredat içeriğini birebir uygulamak yerine zorunlu alınması uygun görülen derslerin, daha öz, kısa ve evde hali hazırda bulunan kitaplardan ödevler verilerek gerçekleştirilmesi, çocuklarımızın ekran karşısında geçirdikleri uzatmak yerine mümkün olan en kısa sürede eğitimlerinin gerçekleştirilmesinin hedeflenmesi gerekmektedir.

]]>